Atis, Haziran 2018’de yayın hayatına başlayan Ulusal Radyo’da ilk günden beri çok özel programlara imza atıyor. Partnerleri ile canlı, dinamik ve akıcı programlar yapan Atis, bu süre içinde 45’e yakın ödül aldı.
1 Haziran 2018’de İstiklal Marşımızın yayına verilmesiyle Ulusal Radyo yayın hayatına başladı. O günden beri Uğur Atis gür sesiyle radyonun mikrofonundan dinleyici ile buluşuyor. Kendi alanında sayısız ödüllerle ödüllendirilmiş en önemli radyocularımızdan. Ulusal Radyo’da beş sezondur mikrofon başında olan Atis, kişisel olarak çok çeşitli organizasyonlardan 45’e yakın ödül aldı. Dinamik, renkli, akıcı programlarla büyük beğeni kazanan Atis’le radyoculuğu ve Ulusal Radyo’yu konuştuk.
Radyo ile ne zaman ve nasıl tanıştınız?
Radyo ile öncelikle çocukluk yıllarımda dinleyici olarak devlet radyoları vasıtasıyla tanıştım. Kısa Dalga, Orta Dalga ve Uzun Dalga boylarında çeşitli frekanslarda radyolar dinlerdim. Tabii ki sadece dinlemenin ötesinde evde bulunan çeşitli ekipmanları (teyp, pikap ve ampfi gibi) ev cihazlarını birbirleriyle çocuk aklı sözde birleştirmeye çalışır ve yine kendimce mikrofonla bir şeyler anlatmaya çalışırdım. Ve zamanla ergenliğe yakın dönemde cihazların çalışma sistemlerini daha fazla öğrendim. Ama yine de amatör bir şekilde kendimi geliştirmeye başladım.
Mikrofonda konuşma maceranızı da anlatır mısınız?
Çeşitli müzik üreteçlerini birbirlerine bağlayarak çeşitli arkadaşlarımın doğum günü gibi ev eğlencelerinde amatörce hem müzikleri dinletir hem de mikrofonda arkadaşlarımı eğlendirirdim. Ve 1991 yılında yine bir ev eğlencesinde her zamanki gibi yine amatörce arkadaşlarımı eğlendirirken ev sahibi olan arkadaşımın akrabası olan bir kadın benimle konuşmak istediğini söyledi. Konu konuyu açtı ve beni amatörce yaptığım Disc Jokeylik ve arkadaşlarıma yaptığım eğlenceli sunuculuğumdan etkilendiğini ve yakında Türkiye’de özel bir radyo kanalı kurulacağını ve ilk kez kurulacak olan bu radyo kanalında benim de bu işi becerebileceğimi söyleyerek o dönemde beni Türkiye’de kurulacak olan Kent Fm 101 radyosunun yöneticileriyle tanıştırdı.
Konuyu fazla uzatmadan birkaç ufak denemeden sonra 1991 Ağustos ayında 12 kişi Türkiye’de ilk kez özel radyo yayıncığına başladık. Ve o günden bu yana mesleğimi en doğru ve düzgün Türkçe kullanımıyla birlikte kaliteli konu ve konuklarımla birlikte büyük Türk Milletine vatan borcumu kimi zaman radyo mikrofonları kimi zaman kamera önünde en güzel şekliyle ödemeye çalışıyorum.
Ulusal Radyo ile yollarınız nasıl kesişti?
2018 yılının ilk aylarında şu anda Ulusal Kanal’ın yönetim kurulu başkanı olan Adnan Türkkan’dan gelen bir telefon neticesinde Ulusal Radyo ile yollarım kesişti. Ve 1 Haziran 2018 saat 07.00’de İstiklal Marşımızın yayına verilmesiyle birlikte Ulusal Radyo yayın hayatına başladı. Ardından 1 Eylül 2018 gibi “Uğur Atis’le Ayaküstü Bir Şeyler” programını dinleyicilerimizle buluşturmaya başladım.
‘TÜRK CEPHESİNİN PROGRAMLARINI SUNUYORUM’
Programlarınızı neden ayakta sunuyorsunuz? Bunun özel bir nedeni var mı?
Programlarımı ayakta sunma konusunda şunları söyleyebilirim: Birincisi; yapısal olarak asla eğilip bükülen, birilerinin şu veya bu sebeple herhangi bir şekilde payandası olarak emir alan ve yönetilebilen biri asla olmadım.
Mesleğime başladığım ilk günden bugüne kadar büyük Türk Milleti’nin karşısında oturarak program sunmayı bir saygısızlık olarak gördüm. İkinci olarak da bir Türk program yapımcısı ve sunucusu olarak ülkemizi her anlamda bölmeye, parçalamaya ve yok etmeye çalışan Atlantik cephesinin Amerika’sının ismini söyleyip reklamını yapmayacağım tüm programlarını ayakta sunan birisi var ben de Türk cephesinin programlarını ayakta sunan bir neferi olarak kendimi bu şekilde ifade etmeye başladım ve bundan da çok gururluyum.
Radyoculuk özellikle 1990’lı yıllarda yeniden hayatımıza girdi. O yıllarda çok büyük ilgi gören radyoya ilgi devam ediyor mu?
Tüm dünyada olduğu gibi devamlı suretle insanların en önemli haber ve bilgi alma kaynağı radyodur. 1991 ağustos ayından başlayarak bugüne kadar özel radyolar günümüzde diğer yayın organlarına karşı en fazla takip edilen mecradır. Türk dilini tam ve doğru şekilde kullanan ve özellikle toplumun bilgi ve haber almasını gerçek anlamda sağlayarak kültür seviyesini daima artırmayı görev edinen radyo programları dinleyici tarafından ilgiyle dinleniyor. Yani diğer bir anlamda radyolar televizyon ve/veya diğer yeni medya yayın alanlarına karşı liderliğini sürdürüyor.
Yaptığınız programlarda, en çok neye dikkat ediyorsunuz?
Hem kendimin hem de programlarımı beraber sunduğum diğer sunucu arkadaşlarımla birlikte tüm konuklar da dahil olmak üzere Türkçemizin doğru ve düzgün şekilde kullanımı benim en çok dikkat ettiğim konudur.
‘AMACIM ÖDÜL DEĞİL MİLLETİME HİZMET ETMEK’
Radyo programlarınızla birçok ödül aldığınızı biliyoruz. Ulusal Radyo’da yaptığınız hangi programlarla ödül aldınız?
Ulusal Radyo’da bugüne kadar beş sezonda sadece kişisel olarak çok çeşitli organizasyonlarda herhalde 40 veya 45 adet civarı ödül aldım. Ancak program bazlı olarak pazartesi günü sanatçı dostum Şahsenem’le birlikte hazırlayıp sunduğumuz “Uğur ATİS ve Şahsenem’le Ayaküstü Bir Şeyler /Türk Dünyası” programı ve son olarak değerli gazeteci dostum Oğuz K. ile birlikte Cuma günleri hazırlayıp sunduğumuz Türkiye’nin tek tiyatro programı olan “Uğur ATİS ve Oğuz K. ile Ayaküstü Bir Şeyler / Sahnevizyon” programı ve tek başıma hazırlayıp sunduğum “Uğur Atis’le Ayaküstü Bir Şeyler” programlarıma pek çok ödül aldım.
Bu kadar ödül almanızın sırrı nedir, bu konuda neler söylersiniz?
Meslek hayatımın her döneminde dinleyici ve/veya izleyici kitleye ilkesel olarak daima öğretici, doğru bilgilere ulaşmalarını en doğru zamanlamayı kullanarak verdiğim için ciddi anlamda sayısını unuttuğum pek çok ödüle lâyık görüldüm.
Bir de son olarak şunu belirtmek istiyorum. Ödül almak, takdir edilmek güzel ancak hiçbir zaman amacım olmadı ve olmayacak. Benim en büyük idealim milletimize ve ülkeme yaptığım programlar vasıtasıyla en mükemmel şekilde hizmet etmektir.